12 Ağustos 2014 Salı

Başkanlık Sistemi

Beklenen oldu ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi, mazbatasını aldıktan sonra göreve başlayacak. 

Başbakanın kim olacağının çok büyük bir sorun teşkil edeceğini zannetmiyorum çünkü Türk Devlet geleneğinde devlette devamlılık esas olduğu için iktidar partisi genel başkanını seçene kadar süreç ilerleyecektir. 

Bir sonraki aşamada Anayasa değişikliği ile birlikte başkanlık sistemine geçmiş olacağız. Zaten fiilen bu durum Sayın Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra gerçekleşmişti. 

Başkanlık sistemi ile birlikte Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'na verdiği görevlerle hükümetin başı olan Başbakana verdiği görevler tek bir makamda birleşiyor. 

AKP iktidarı ile Cumhurbaşkanlığı Makamı arasındaki uyumlu süreçte Cumhurbaşkanlığı Makamı krizi yaşanmadı. 

Yakın tarihe baktığımızda Cumhurbaşkanı seçimi başta olmak üzere İktidar-Muhalefet veya İktidar-Cumhurbaşkanı arasındaki tartışmalar darbelere, hükümet krizlerine sebep olmuştur.

Seçim sisteminin kendisi başlı başına bir kriz kaynağıdır. 

Başkanlık sisteminin bu ülke için çıkış olabileceği kanaatindeyim. Fiilen sorunlara sebep olan yürütmedeki iki başlılığın devamında fayda görmüyorum. 

İktidar çıkarmak istediği kanunu çıkarmak istedikten sonra Cumhurbaşkanı'nın iptal davası açmak dışında fazla yapabileceği birşey yok. Cumhurbaşkanlığı Makamı modern demokrasilerdeki krallar ya da devlet başkanları gibi sırf devletin ayakta olduğunun göstergesi olacak ise devam etsin.

Bir ülkenin Eğitim, Sağlık ve Adalet Politikası ne kadar güçlü ise o ülkenin temelleri o kadar sağlamdır. Sonra dış politika ve güvenlik gelir. Diplomasi bu noktada devreye girer ve ülke diğer devletlerden aldığı destek ile ayakta kalır. 

Biz daha ilk aşamayı gerçekleştiremedik. Sonra diğer aşamaları konuşalım.