23 Aralık 2012 Pazar

Herşeye Rağmen Kadın Hakları


Bir taraftan deprem, terör ve bitmek bilmeyen siyasi krizler diğer taraftan haftanın polemiği Dersim derken 6251 sayılı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun dün kabul edildi. Kanun Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylandıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek.
Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor ama Türkiye kendisinden beklenmeyen bir şeyi yaptı. 


Sözleşmeye taraf olan Avrupa Konseyi Üyeleri arasında sözleşmeyi onaylayan ilk ülke oldu. Duyarlılığından dolayı Meclisi kutlamak gerekiyor. Sözleşmenin çevirisine http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=61739 adresinden ulaşılabilir.

Kısaca bahsetmek gerekirse sözleşmede; kadına yönelik bireysel ve toplumsal şiddetin önlenmesi, kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadına karşı işlenecek cinsel suçların azalmasına yönelik önlemler, zorla kürtaj ve kısırlaştırma, kadın cinayetlerinin azaltılması, kadına yönelik bu eylemlere ilişkin verilerin toplanması ve sözleşmeye taraf her bir devlette resmi bir kurum oluşturularak kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kurumlar arası iletişimin sağlanması amaçlanıyor.
Uluslararası sözleşmeler devletler tarafından kabul edildikten sonra ülke içinde geçerli olabilmesi için ayrıca milli parlamentolar tarafından da kanunla kabul edilmeleri gerekiyor. Bu sözleşmeler usulüne uygun olarak kabul edildikten hiyerarşik olarak kanunların üzerinde yer alıyorlar yani sözleşmeler ile kanunlar arasında uyuşmazlık olursa sözleşmede yazan geçerli oluyor.
Sözleşmenin kabulü sorunun ortadan kaldırılması için tek başına yeterli olmuyor. Topyekün bir çalışma ile harekete geçilmesi gerekiyor. Sivil toplum örgütlerine halkımızın bilinçlenmesi açısından önemli görevler düşüyor.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Adli Yardım Barosu için “Kadın Hakları ve Aile İçi Şiddet” konulu eğitim seminerleri düzenleyerek Kadın Hakları konusundaki çalışmalarına hız verdi. 2 tam gün süren seminerleri ile 6-8 ay arasından İstanbul Barosu’na kayıtlı tüm avukatların eğitim çalışmalarını tamamlaması bekleniyor.
Gerek uluslararası ve ulusal düzeydeki düzenlemeler gerekse sivil toplum örgütlerinin çalışmaları çoğu zaman dilek ve temennilerden öteye gidemiyor. Hukuki düzenlemelerde hürriyeti bağlayıcı caydırıcı yaptırımların yani hapis cezasının kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesinde daha etkili olacağını düşünüyorum. Ceza Muhakemesi Kanunumuzda takdiri hafifletici sebepler ve haksız tahrike ilişkin cezada indirim sağlayan kanun hükümlerin kadına yönelik şiddet suçlarında uygulanmaması canavarca his ile hareket hemcinslerim için caydırı olabilir. Korku kanunları yürürlüğe girmedikçe kadına yönelik şiddet azalmayacak.
Kadın annemiz, kız kardeşimiz, evlendiğimiz kişi, kızımız hayatımızın her parçasında kadın var. Kadına âşık oluyoruz, peşinden koşuyoruz, evlenmek için çaba gösteriyoruz hatta borç altına giriyoruz. Sahip olmak için bu kadar mücadele ettiğimiz kadına önce zarar veriyoruz sonrasında öldürebiliyoruz. 


Ne büyük bir çelişkidir bu. aliemredesat@gmail.com