22 Ocak 2018 Pazartesi

Toplumsal Evrimimiz ve Hukuk

İnsanoğlu önce avcılık ve toplayıcılıkla hayatını idame ettirmeye çalıştı. Sonra yerleşik hayata geçerek köyleri, kasabaları ve şehirleri kurdu. Tarım toplumunda tarımsal üretime dayalı yaşam biçimi ile hayata tutundu. Endüstri devrimi sonrasında bugünkü konumuna ulaştı.
Doğu bloğunun yıkılması önce toplumlar 1.2. ve 3.Dünya olarak sınıflandırılıyordu. Şimdi ülkeler gelişmişlik düzeylerine göre sınıflandırılırken gelişmekte olan ülkeler kavramını sık sık duyuyoruz. Eskinin sömürgeleri şimdinin gelişmekte olan ülkeleri. 

Peki bu durumda ülkemizin konumu ne?
Alt yapı ve tesisler itibariyle geri kalmış ülke değiliz. Sanayileşmede ithal ikame edici ülke konumundan ithal etmeden üreten ülke konumuna dönüşmeye çalışıyoruz. 

Gelelim kendi mesleğimize. Hukuk konusunda toplumsal evrimi gerçekleştirebildik mi?
Cumhuriyet sonrasındaki dönemde yüzünü batıya çevirmiş bir ülke olarak birşeyler yaptık ama Atatürk sonrası kadrolar bu uzun maratonu yarıda bıraktılar. 

Kıymetli evrak hukuku bilgimiz, senet ve çeke;
İcra ve iflas hukuku bilgimiz, örnek formları ve haciz talebine,
Ceza hukuku bilgimiz, sanığın tutuksuz yargılanmasını, sanık hakkındaki hükmün açıklamasının geri bırakılması, suçun unsurlarının kenara bırakılarak tutuklamanın olmadığı bir ya da birden fazla denetimli serbestlik hükmünün uygulanmasına,
Aile hukuku, anlaşmalı boşanmaya indirgendi. 

Hukukun bu kadar basite indirgendiği; cumhuriyet savcısının ve ceza hakiminin takdir hakkının sınırsızlığı, hukuk hakiminin bilirkişi  olmadan hareket edemediği, avukatın bilgisi ile değil de çevresi ile iş yapmaya çalıştığı noktada, bilgin güç olduğu çöpe atılmış oldu. 

Hayatta kalması gösteren avukatlar olarak mesaimizin yüzde doksanını davaya hazırlık ve araştırma dışındaki süreçte geçirir olduk.

Eskiden şehirler arası otobüste bir yere giderken aynı filmi izler, aynı şeye güler, aynı şeye hüzünlenirdik. Teknolojik gelişme ile yalnızlaştık. Ofislerimize kapandık. Dışarı çıkmaktan korkar olduk. Can ve mal güvenliğimiz için endişelenir olduk. 

Teorik hukukla pratik hukukun birbirine uymayacağını zaten bilirdik. Ama bu kadar birbirinden ayrı olduğunu zannetmiyorduk, ta ki işin içine girene kadar. 

Hukuk nereye gidiyor. Hakkında HAGB kararı verilen sanık veya karşı taraf karardan memnun mu? Bu kişi ceza aldı mı almadı mı? 
Sanık müdafii olarak halimizden memnunuz ama beraat kararı görmez olduk. Mağdur vekili olarak neyin ne olacağının farkında değiliz. 

Tarım toplumuyken kendi kendimize yetiyorduk. Tarımı alaşağı ettik, tarım olmadan sanayileşmeye çalışıyoruz. Peki ya sanayi biterse ne olacak. El cevap aç kalacağız. 

Dışarıda soğuk hava var. Kar yağışını unuttuk. Arada yağmur yağıyor ama ne kadarı su kaynaklarını besleyecek. Sanayileşeceğiz derken çevreyi de bitirdik. Havadaki karı yerde göremez olduk. 

Hukukçu sorumludur kimi karşı? Sadece müvekkiline değil topluma karşı. Peki evrim sürecinde hukukçu gelişiyor mu? Hukukçunun gelişmesi müvekkil sayısına ve kazandığı paraya indirgendi. Hukuk bilgisi eriyip gidiyor. 

Çözüm ne diyeceksiniz? Toplumsal süreç hakkında birey olarak yapabileceklerimiz  sınırlı, ideallerin ötesine geçemiyor çünkü mücadele edecek halimiz yok. Çözüm sivil toplumda ve devlette. Devlet kanunlaştırma sürecinde doğası gereği toplumsal ihtiyaçları geç karşılayacak düzenlemeler yapıyor. Sivil toplum ise kilit konumda. Sivil toplumdaki sıkıntı bireylerin kendilerini geliştirecek sivil toplum yapılarını ya bulamamaları ya da hayatlarını geçindirme derdi ile kendini geliştirme lüksüne sahip olmamaları. Arada denge kurulamıyor. Kendisini geliştirmeye çalışan işini kaybediyor. Ekonomik olarak daralmaya giriyor.

Sonuç, hukukçu okuyacak, kendisini en azından önüne gelmiş davalar özelinde geliştirecek. İdealleri için birşey yapmak isteyenlerse benim gibi olması gereken hukuk için birer paragraf ilave edecek dilekçelerini. Vicdani olarak durumumu merak edenler için cevap veriyorum. Ben yapabileceğimi yapıyorum. Karşı tarafı, iddia makamını ya da karar makamını yazdıklarımla etkilemeye çalışıyorum. Şayet sonuç bir şekilde müvekkilim aleyhine gelişmiş yapabileceğimin en iyisini yapmış olduğum için ruhen sıkıntı çekmiyorum. 

Yazımı sabırla sonuna kadar okudunuz için teşekkür ederim.