27 Şubat 2014 Perşembe

Hukuk Devleti

Türkiye;
Nüfus 76 milyon,
Yüz ölçümü 783 bin km²,

Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti.
Geniş topraklara, genç ve dinamik nüfusa sahip bir ülke, demokrasi ile yönetiliyor, din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış, devlet; varlıklı ile yokluk sahibi vatandaşına eşit mesafede. 
Vatandaşının hakkına ve hukukuna sahip, doğal kaynaklar zengini ve bu kaynakları eşit olarak dağılıyor. 
Sayısız üniversiteleri ile bilimin öncüsü; değişim öğrencilerinin en çok tercih ettiği üniversitelere sahip, sanatçıları dünya müzik listelerinde ön sırada, sayısız Oscar; Grammy ödülü sahibi sanatçılar bu topraklardan çıkıyor. 
Buraya kadar yazılanlar sadece hukuk devletinde olur. 
Hukuk devleti huzurun teminatıdır. Hukuk devleti vatandaşı, hakkını bilir. Başkasının hakkına el uzatırsa elinin kırılacağını bilir. 

Taksim gezi parkı olayları ile iktidar karşıtı grup kendisini ifade etmeye başladı. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin sürecin başlangıcına müteakip "Cemaat" destekli 17 Aralık Operasyonu yolsuzlukları ile hükümet sarsıntı geçirdi. 

Son olarak tapeler ile birlikte Sayın Başbakan ile oğlu arasındaki telefon görüşmeleri ortaya çıkınca ortalık iyice karıştı. 

Önceki yazılarımda hukuk düzenine ilişkin yeni gelişmelerden bahsederdim. Uzun bir süredir yazmaya ara verdim. Evlilik hazırlıklarım asıl ara verme sebebim olmakla birlikte iş yoğunluğum da bu aranın sebebi.

Hukuki sürece ilişkin düzenlemeler toplumsal ihtiyaçlara cevap verdiği sürece hukuk devleti ayakta kalır. Özellikle kanun değişikliklerini Resmi Gazete ve TBMM'nin İnternet sitesinden takip ediyorum. Özellikle Haziran-2006 sonrasındaki süreçteki kanun düzenlemeleri toplumsal hayatı şekillendirmekle beraber toplumun asıl ihtiyaçlarına cevap vermediği için ve bu değişiklikler de yeterli olmadığı için, yazmaktan vazgeçtim. 

İktidar sahibi partinin taraftarı değilim. Muhalif olmakla beraber muhalefet partilerinin de yeterli muhalefet gösteremediği kanaatindeyim. Kendilerinin seslerinin medyada yer almadığını savunmaları yeterli değil. Gerekirse sayıları yüz binleri bulan teşkilatları ile kapı kapı dolaşarak iktidarın hatalarını vatandaşlara anlatarak vatandaşı aydınlatmaları gerekiyor. 

Gerçek hukuk devletinde "tape"ler ortaya çıkmaz. Şayet tape varsa tapenin kayda geçmesini isteyen Cumhuriyet Savcıları dosyalarını düzenler ve dosyayı gereğinin takdir ve ifası için mercine gönderirler. 

Türk milleti aç kalmıştır ses çıkarmamıştır, parasız kalmıştır ama Kurtuluş Savaşı ruhu ile ülkesini düşman işgalinden kurtarmıştır. Teknolojinin olmadığı koşullarda at sırtında Avrupa ve Asya'yı fethedip o günkü Dünya'nın 1/4'üne hakim olan Cengiz Hanları yetiştirmiştir. 

Ekonomik olarak dar boğazda olan, üretimin durduğu, insanların hoşgörüsüzlükten birbirini gırtlaklama aşamasında ki bu ülke tabii ki böyle kalmayacak. Bu ülke 76 milyonun malıdır. Ne iktidarın ne de ona karşıt olanların. Gemi batarsa gemideki herkes ölecek. Hepimizin görevi gemiyi batırmamak.

Şayet iddialar doğru ise hükümet istifa eder. Hukuk devletinde yargı devreye girer. Tapeleri ihbar kabul edip gerekli teknik incelemeyi yapar. Mesele tapelerin gerçek olup olmadığı değildir. Mesele iktidarın aklanması için kendisinin de çaba göstermesidir. İktidar kendi kendisini aklama çabası içine girmemelidir. Aksi durum şüphenin üzerilerinde kalmasına sebebiyet verir. Hukuk devletinde yargı devreye girer. İddialara araştırır. 
Tapelerin delil niteliğine haiz olması için Mahkeme kararına göre dinlenmesi gerekir. Ağır cezayı gerektiren suç hallerinde dokunulmazlık engeline bakılmaksızın Cumhuriyet Savcıları soruşturma yapabilirler. Tapelere ilişkin teknik incelemede ses sahibi kişiler olduğuna dair tespitte bulunulursa ilgililer ifadeye çağrılır; hatta ifadeye gelmezlerse, haklarında yakalama kararı çıkarılır. 

Yapılan inceleme neticesinde tapelerin gerçeğe aykırılığı tespit olursa o kişiler aklanır. Olay hukuk içinde çözülebilecekken farklı şekilde halkı ve iktidarı karşı karşıya getirmenin uygun olmadığı kanaatindeyim. Bırakın sorunu yargı çözsün. İşte o zaman bu devlete, hukuk devletidir diyebiliriz.  

Geri kalmış ülke Ukrayna bile bizden daha fazla hukuk devletidir. Başbakan istifa etmiştir. Hakkında yakalama kararı çıkmıştır. Kaçak konumundadır, ülke sathında aranmaktadır. Yakalanırsa adil yargılanır mı yargılanmaz mı onu zaman gösterecektir. 

Son olarak biraz da HSYK değişikliklerine değinmek istiyorum. Değişikliğin tek bir olumlu yanı var. Bütçeden Adalet Bakanlığı az bir pay alıyor. Hakim ve savcı sayısı kısıtlı, yaklaşık on iki bin kadar. On iki bin kişinin hakim ve savcının onbirbini kendi görevini yapıyor. Geriye kalan bin hakim ve savcı Adalet Bakanlığı bünyesinde idari görev yapıyor yani hakim ve savcılık görevini ifa etmiyor. Kaynakların bu kadar kıt olduğu ülkede bu kadar çok idareciye gerek var mı?

Saygılarımla

Av. Ali Emre DEŞAT