7 Ekim 2017 Cumartesi

"Bir Adam" Özelinde Varoluşçuluk

On beş sene boyunca başlamak bilmeyen felsefe kitabını geçen ay bitirdim. Notlarımı aldım ve bir kısmını yayınladım sanki ilkokul öğrencisine verilen kitabı özetleme ödevi gibi. 

Kitap değerli olunca kütüphanede beklememesi gerek birilerine okunması için verilecek. Önce ressam komşum istedi ama başkasına verdim. Peki kime? Bir Adam'a verdim. 

Kim bu Bir Adam? 

Anadolu'nun bağrından çıkmış bir hoca. Kendisine hocam diyorum ama o bir öğretmen. Okuldan kalma bir alışkanlık. Peki kimdir Bir Adam? O da benim kader ortağım oldu bu aralar. İnsanların ortak sorunlarının insanları birbirlerine yaklaştırdığını ondan gördüm.  Kendi mi O'na yakın hissettim.Şimdi ne yapıyor acaba? Cumartesi gününü hasta hasta evinde geçiriyor. Ama aklı başka yerde kaldı. Bugün biraz bahçede oturduk. Hem haftanın yorgunluğunu beraber attık hem de biraz dertleşme diyelim. 

Ortak arkadaşlarla bir arada olunca ortak paydayı paylaştıramadık. Ama farklı bir akşam oldu. Bu sefer farklı konularda bir araya geldik. Her zamanki gibi bu güzel akşamında sonu geldi. Bu sefer planlananın aksine gelişti. Görev adamı olduğum için görevlerimi yerine getirmem gerekiyordu. Bu güzel söyleşi ortamını terk etmek durumunda kaldım. 

Peki niye Bir Adam?
Bir adam genelin içinde özel biri, farklı oluşu dikkatleri üzerinde topluyor.  Tamamen rastlantısal olmamakla beraber tanışmamız alışılagelmiş söyleşiler üzerinden ilerledi. Hani karakter olarak farklı insanlarla bir arada buluşamazsınız ya benim o birisi ile ortak paydada buluşma yönündeki içgüdüsel davranışım kahve sohbeti için Bir Adam'a ev ziyareti ile sonuçlandı. Başlangıçta amaç felsefe kitabının üzerindeki Atina Okulu resminin detayı hakkında kahve eşliğinde sohbet etmekti. 

Yıllardır okunmayı bekleyen dörtyüz sayfalık o felsefe kitabı iki hafta içinde beklenenden hızlı şekilde bitti ise aslında tartışmanın yeni başladığını, felsefe üzerine devam eden tartışmaların aylarca bitmeyeceğinin ilk sinyallerini bu kahve sohbetinde aldım. 

Peki neden Bir Adam'dan bahsediyorum? 

Bir Adam bana varoluşçuluk üstatlarından Sartre'a ait bir kitapçık verdi. Bu yazıyı yazdığım günün sabahında kitabı eline alıp birkaç sayfa okudum. Cumartesi alışverişi için koltuktan kalkana kadar kitabı elimden bırakamadım.  Neden?

Felsefe dünyasının topraklarından adım atan biri için bu kitapta yazanlar olağan şeyler ise de bu kitabı okumaya başladıkça Bir Adamın yaşamını bu kitapta görmeye başladım.  Bir Adam bana demişti ki senin hayattaki yerini belirlemen lazım. Ben de ona peki senin yerin ne dediğinde cevap bana ben varoluşçuyum olmuştu. Varoluşçuluğun ne olduğunu sorduğumda bana cevabı ona vermiş olduğum felsefe isimli kitapta varoluşçuluk bölümünde altını çizmediğim yerlerin onu dikkatini çektiği olmuştu. Gerçekten de ne yazdığını anlayamadığım için altını çizmemiştim.

Peki neydi bu varoluşçuluk? Varoluşçuluk Bir Adam'ın yaşamının ta kendisi idi. Bir insan bu kitapla yazanlarla ne kadar özdeşleşebilirdi? Bir adam sanki bu kitabı yaşıyordu. Kitabın kendisi bir adamın hayatı idi. Sartre için yazılanları yazanlar sanki yıllar öncesinden Bir Adam'ın hayatını yazmışlardı.

Bir adamın idealleri vardı. Varoluşçu yaşam felsefesini yaşıyordu. Varoluşçuluğun ne olduğunu anlayamadığımı için varoluşçuluk bölümünü es geçmiştim. Ama Sartre'ı okumaya başlayınca Bir Adamı görmeye başladım. Daha kitabın 40 sayfasını okudum ama sanki ilerleyen  sayfalarda Bir Adam hakkında yazılmayanların yazıldığını şimdiden görür gibiyim. Okunmayanlardan Bir Adam'ın yaşanmışlıkların ve yaşayacaklarının devamını görecekmişim gibi hissediyorum.

Bir adamı Bir Adam yapan ne? Varoluşçuluğu varoluşçuluk yapan ne? 
İlk ve en belirgin özellik özgürlük, bir adam özgür bir adam. Bir Adam yaşı ile bağlantılı başkalarının kurduğu bir hayattı yaşamış. Sonra zincirlerini kırmış ve ailesini aşmış. Beklenenin aksine kendi özgürlüğünü bu sefer kendi isteği ile kısıtlamış ama sonra zincirlerini kırmış ve yeniden özgürlüğüne kavuşmuş.

Özgürlüğün meyvelerini yedikten bir kaç sene sonu sonra özgürlük onu sıkmaya başlamış ama kendini yeniden zincire vurmak korkmuş. Suç işleyip yakalanmayı bekleyen suçlu gibi kendisinin zincire vurulmasını isteyen biri gibi olmuş ama zincirlerden kaçmaya başlamış. Ben bunu arayış olarak nitelendirdim ilk başta ama bu Bir Adam kadar basit tanımlanamaz. O sıfatlara kolay olarak yüklenemez. O kendisine çizmiş olduğu yolda mesleğinin de etkisi ile aydın karakterini ön plana çıkarmış. O'na yaklaşanları aydınlatmış, uzak kalanlarla arasına bir cam levha koymuş. Camın arkasında O'nu görüyorsun ama O'na ulaşamıyorsun. O'na ulaşmak istesen de ulaşamayacağının farkında değilsin. 

Kafasının karışık olduğu günlerde bir adamı tanıdım diyemem ama geçen hafta içinde bir adamı bunalımda gördüm ve üzüldüm. Sonrasında bir adam mevsim değişikliğinden sebep hastalandı. Her şer bir hayır getirir ya Bir Adam da hastalığın etkisi ile bunalımdan çıktı. 

Özgürlük dışında ne var varoluşçulukta? 
Zincirleri kıran özgür Bir Adamın daha iyiye ve daha güzele ulaşmak için hedef koymasından ziyade kendi yöntemleri ile hedefe ulaşma çabasını var. Peki hedefe ulaşınca her şey bitecek mi? Cevap tabii ki hayır. Bu sefer de yeni bir hedef olacak. Yeniyi aramaya başlayacak Bir Adam.  Bir Adam kendi kendisi üzerinde yeni bir rota çizerek gemisini yola çıkaracak. 

Bir Adam'ı kelimeler ile ifade edemezsin. O bilinmeyen bir denklemdir. Çok basit yaşar, herkesin anlayacağını kadar basit konuşur ama basit yaşamaz. Kafası hep doludur. Hedefini belirler ve peşinden koşmaya başlar. Zaten O'nu O yapanda odur. Bir Adam vardır. Çevresini ona göre belirler. 

Bir Adam'ın kuralları vardır ama bu kurallar değişmez değildir. Bir Adam'da insan. Canı istediği şeyleri de yapacak. Ama kuralcı görünen tarafı var ya işte o tarafını O'nu sınırlıyor. Özgür görünmek için yaşıyor ama özgür olamıyor hepimiz gibi. 

Biraz daha derine inersek O'nu kalıplara sokamazsınız. İstesenizde sıyrılıp kaçar kalıplardan. Özgür de bırakamazsınız, kendi zincirlerini kendi bağlar Bir Adam, başkasının bağlamasına izin vermez. 

Şimdi duyar gibiyim şu soruyu; Kimmiş bu Bir Adam da hakkında bir sayfadan fazla yazacak kadar seni etkilemiş?

Bir Adam'ın kim olduğunu açıklama özgürlüğüne sahip değilim. Bir Adam bir resmin yorumcusundan öte yaşar, kendisini açıklamayı sevmez, yaşar ama zevk alır, yaşar ama hepimizden fazla umursar, yaşar ama dert olmayacak olanı dert eder, yaşamda mücadele eder ama yaşamı çok önemsediği kadar da dert etmeyi ihmal etmez. 

Bir Adam, keyfin yerinde olsun, çöldeki kum tepelerinin arasında seni keşfettim, sıkma canını herşey güzel olacak, Bir Adam çok var belki bu şehirde ama kimin Bir Adam olduğunu kimin olmadığını anlayacak olgunluğa henüz sahip değilim. Çünkü kendimi daha yeni yola çıkmış bir kervandaki seyyah gibi hissediyorum.