28 Temmuz 2015 Salı

Küresel İklim Değişimi

TEMA Gönüllüsü olarak çalıştığımız dönemde küresel iklim değişikliği üzerine de vurgu yapmış ancak o yıllarda erozyon konusunda olduğu gibi sadece belirli bir kesimin dikkatini çekebilmiştik.

Küresel iklim değişikliği kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. İki hafta önce bir düğün merasimi için gitmiş olduğum Arnavutluk'ta, kaynağını yaklaşık 2 bin metre yükseklikteki Tomor Dağı'ndan alan ve Berat şehrinin içinden geçen Osum Nehri, yatağının onda birini zar zor kaplayacak kadar küçülerek adeta bir dereye dönüşmüş. Yerel çiftler bu senenin çok kurak geçtiğini söylediler. 

Akdeniz iklimi etkisi altındaki kurak Arnavutluk'tan Türkiye'ye döndüğümüzde bunaltıcı sıcaklarda karşılaştık. Çocukluk günlerimin İstanbul'unda öğlenleri dışarı çıkmadığımız için sıcak havayı pes hissetmezdim. Ancak 2000'li yıllarının İstanbul'unun havası başta çocuklar ve yaşlılar için olmak üzere yaşamı dayanılmaz kılıyor. 

Altı santigratlık sıcaklık artışana bağlı iklim değişikliğinin uygarlık tarihinin geleceği üzerine etkilerine ilişkin yazılan yüzlerce kitabı ve makaleye rağmen insanoğlu doğayı mahvetmeye devam ediyor. 

Felaket senaryoları ile siz değerli okuyucularımı bunaltmak istemiyorum ama çevre konusundaki gerçekler ve kötü gidişattan bir kere de ben haberdar edeyim ki vicdani olarak rahat edebileyim. 

Hayat devam ediyor. İnsanlar evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor, anneler babalar çalışıp ekmek parası kazanmaya çalışıyor, çocuklar bir okuyup bir an  önce büyümeye çalışıyor ama gidişat çok fazla kişinin dikkatini çekemiyor. 

Kuraklık ile birlikte yiyecek fiyatları astronomik rakamlara ulaşmaya başladı bile. Büyük şehirlerde yaşam iyice zorlaşacak. Kıtlık baş gösterecek. Kuleleri, rezidansları, yiyemeyecek olan insanloğlu büyük şehirleri terk etmeye başlayacak. 

İki karış toprağında tarım ve hayvancılıkla uğraşabilenler zengin sayılayacak; hayatta kalabilecekler. 

Kötü sonun başlangıcını ne kadar geciktirebilirsek kardayız ama bir türlü sınırsız tüketimden vazgeçemiyoruz.