20 Eylül 2017 Çarşamba

Büyücü Avukat

Değerli Meslektaşım,


Absürt talepler ile karşı karşıya kalmadığınız gününüz oluyor mu hiç? Son zamanlarda bu tür taleplerle daha çok karşılaşır oldum. Çoğu zaman kendimi bir psikolog gibi hissetmek dışında mantık dışı taleplerin çözüm masası gibi hissediyorum. Tıpkı kamu kurumlarının çözüm masaları gibi. 

Adli tatil öncesindeki zihni yorgunluğunu nispeten atmış bulunsam da bayram uzatmalı adli tatil sonrasında yeniden aynı dertlerden mustaribim. Sorunlara çare olmak bizim işimiz. Mesleğin doğası gereği sorunları olan insanlar bize geldiği için bu duruma öyle ya da böyle alıştık demekten başka çaremiz yok. Ta ki mesleği bırakana kadar.

Alışılagelmiş sorunlar yumağına bulanan iki olayı sizlerle paylaşmak isterim. Ama önce Büyücü Avukat titrimden biraz sizlere bahsetmek istiyorum. 

Tarihsel sürece bakıldığında kabile yaşamında büyüler ve büyücüler vardı. Kabile üyesi sorunun çözmek için büyücüye başvurur, büyücü sır niteliğindeki büyüleri ile kabilenin sorunlarına çare olurdu.

Din kavramının ortaya çıkması ile birlikte büyücünün yerini din adamları aldı. Tek tanrılı dinler ile birlikte eski anlamdaki kabileler yerlerini köy, kasaba, şehir hayatında kendine yer bulmaya ve birey olmaya çalışan bizlere bıraktı. 

Büyücünün büyüsü din kavramı ile birlikte  duaya dönüştü. Kutsal değere inanç din adamını aracı kılmayı her zaman gerekli kılmasa da din bilincindeki farklılıklara göre din adamı daha da önem kazandı.

İnsan kendini yetersiz gördüğü noktada kendini dine yakın hissetti. Bu yakarış dini vecibenin yerine getirilmesinin ötesine geçerek bireyin çaresizliğinin belki de yalnızlığına çözüm arayışı olmanın ötesine geçemedi. 

Neden bunların anlattım dediğinizi duyar gibiyim. Din konusunda uzman değilim. Din konusunda bir şeyler anlatacak durumda da değilim. Ama kendimi absürt problemlerle karşı karşıya buluyorum. 

Neler var derseniz son günlerde karşılaşmış olduğum bir kaç örnekten bahsetmek istiyorum. 

- Dava kira hukuku kaynaklı. Kiralayanın müteveffa babasından intikal yoluyla edinmiş olduğu dükkanları var. Müvekkil adayı ile öngörüşmede kiracı ile sözleşmenin babası ile yapıldığını öğreniyorum. İş sahibi zamanında kırtasiyelerden temin edilmiş olan matbu kira sözleşmesini getiriyor. Kira kontratı okumaya başlıyorum. Tam son sayfaya geçiyorum ve sürpriz. Kiralayan kısmında kiralayanın ismi ve imzası var kiracı kısmında isim var ama imza yok. Gelin bu sorunu çözebilirseniz çözün. Bu hatayı yapan müteveffa kendisinden basiretli olması beklenen tacir. Hani şu Medeni Hukuk kitaplarında yer alan makul ve orta zekalı olması beklenen insanın bir kalem üstü diyelim. Anlayan anladı. 

- Sabaha karşı bir CMK görevlendirmesi ise karakola varıyorum. Suç uyuşturucu alım satımı yapmak. İki tane şüphelinin biri için görevlendirilmem söz konusu. Müvekkil ile avukat görüşme odasından görüşmeye başlıyorum. Askerden yeni gelmiş delikanlı uyuşturucu kullandığını kabul ediyor. Daha önceden denetimli serbestlik dosyası bulunmuyor. Olağan şartlarda uyuşturucu kullanmaktan denetimli serbestlik ile serbest kalabilecek durumda. Görüşmenin sonunda diğer şüphelinin aracından çıkan maddeyi de nedense kabul etmek istiyor. Neden diye sorduğumda kendisinin arkadaşı olduğunu daha önce arkadaşının sabıkası bulunduğunu ve onu kurtarmak istediğini söylüyor. Böyle arkadaşa can kurban. 

Bu seferlik bu kadar. Gel de şimdi büyücü olma. Bir tarafta yıllardır imzasız kira sözleşmesi ile mülkünü kullandıran mal sahibi diğer taraftan başkasının suçunu üzerine almaya çalışan şüpheli. Kira ilişkisi banka hesapları ile bir şekilde ispatlanacak ve genel kurallara göre çözüme bağlanmaya çalışılacak. Uyuşturucu madde kullanan çocuk arkadaşının suçunu üstlenmekten vazgeçti. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ya tutuklansaydı ne olacaktı?

Avukat bey, biz ne yapacağız? Neden bizim işimizi yapmıyorsun? Neden bize çare olamıyorsun? Neden bizim davamızı almak istemiyorsun?

Peki şimdi ben size soruyorum. Ben büyücü müyüm?