2 Eylül 2013 Pazartesi

Savaş ve Barış Hukuku

Hukuk Fakültesi 4. sınıfı öğrencisiyken almış olduğumuz Genel Kamu Hukuku dersinde hocamız Ahmet Mumcu Hugo Grotius'un Savaş ve Barış Hukuku kitabından bahsettiğinde savaşın da hukuku mu olur demiştik. Bu kitabın yazılmış olduğu 1625 yılında devletlere arası ilişkileri düzenleyen Uluslararası Hukuk daha emekleme aşamasında idi ve haliyle bu kitap Uluslararası Hukuk için önemli bir kaynak oldu.
Orijinali Latince olan bu kitap Hukuk Felsefesi, Kamu Hukuku ve içinde kaynak eser oldu. Suriye'ye silahlı müdahale yapılmasını gündemde olduğu bu günlerde savaşın ne zaman başlayacağına dair öngörüleri bir tarafa bırakırsak bu müdahalenin hangi prosedüre göre olacağını hatırlamakta fayda var. 
Savaş ilan etme yetkisi Anayasamıza göre TBMM'ne aittir. Savaş, meşru sayılan hallerde ilan edilebilir. Bu haller Uluslararası Hukuk ile belirlenmiştir.Bakanlar Kurulu Kararı ile tek başına savaş ilan edilemez. Bakanlar Kurulu savaşa dair kararını  TBMM'ne gönderir bu karar  TBMM alacağı "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı Ülkelere Gönderilmesine İzin Verme Kararı" veya "Savaş İlanına Dair"gibi bir karar ile yurt dışına asker gönderebilir. Benzer bir karar ile Türkiye'de Yabancı Ülke Askerlerinin Silahlı Kuvvetlerinin bulunmasına da karar verilir. ABD'nin Irak Müdahalesi esnasındaki tezkere krizini daha dün gibi hatırlıyoruz.
Savaş İlan Etme Yetkisi mukayeseli hukukta farklı şekilde yer almıştır. Örneğin ABD hukukunda Başkan ABD Anayasası'nın kendisine vermiş olduğu yetki ile tek başına savaş ilan edebilir. Pearl Harbour Saldırısı sonrası 2.Dünya Savaşı'na katılma süreci de dahil olmak üzere ABD Başkanı bu yetkisini tek başına kullanmamıştır. Son olarak Suriye'ye askeri müdahale sürecinde de Başkan Obama müdahale kararını Senato'ya göndermiştir. Senato Kararı sonrasına ABD Suriye'ye müdahale edecektir. Müdahalenin yapılıp yapılmamasına dair gerekliğinin demokratik olup olmadığını tartışmıyorum ancak tek başına savaş ilan yetkisine sahip olan Başkan'ın bu yetkisini tek başına kullanmayıp Senato onayını sunmasının ileri demokrasi örneği olduğu kanaatindeyim.
5560 yıllık tarihte 14.531 tane savaş olduğunu Askeri Hakim M. Yasin ASLAN'ın Türkiye Barolar Birliği Dergisi'ne yazmış olduğu makalesinden öğrendim. Yine aynı eserden öğrendiğime göre Birleşmiş Milletler Anlaşmaları gereğince silahlı kuvvet kullanılması belirli şartlara bağlanmış. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları savaşı meşru müdafaa sınırları dahilinde kabul ediyor. Savaş Uluslararası Hukuka aykırıdır. İstisna olarak devletlere silahlı kuvvet kullanma yetkisi verilmiştir. Savaş yetkisi sınırsız olarak kullandırılamaz. Askeri istediği yere bombardıman yapamaz istediği silahı kullanamaz. Bu hususlar daha sınırlandırılmaya tabi tutulmuştur. Savaş suçları kavramı bu şekilde sınırsız eylemlerin cezalandırılması için ortaya çıkmıştır.
Suriye Müdahalesi ne ilk ne de son askeri müdahale olacak. Kanaatimizce insanlık tarihinin en büyük suçu olan adam öldürme suçunun toplu halde işlenerek katliam haline dönüşmesini hiçbirimiz istemiyoruz.
Bu konuda Büyük Önder Atatürk'ün sözleri ile yazıma son vermek istiyorum.
"Yurtta sulh cihanda sulh."
"Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun  hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir."

Site Haritası