Hiç dikkatinizi çekti mi hemen hemen her gün televizyonlarda gıda güvenliği ile ilgili haberler yayınlanıyor. Eskiden gıda üretimi yapılan tesislerin temizliği ile gıdaların tazeliği ön plandayken artık gıda maddesinin kimyasal içeriğine ilişkin haberler rastlıyoruz.
Gıda Kodeksi kapsamı itibariyle vergi mevzuatı, gümrük mevzuatı gibi yasal düzenleme gruplarından en genişini oluşturur ve ayrı bir uzmanlık ister.
Gıda Kodeksindeki mevzuat dağınıklığı ve güncellemeler ile AB uyum sürecindeki yasal değişiklikler gıda mevzuatına tabi işletmeleri daha zora sokuyor.
90'lı yıllarda gıda maddeleri içinde bulunan ve gıdanın raf ömrünü uzatmaya yönelik maddeler ile gıda içindeki aroma ve tatlandırıcılardan hangilerinin insan sağlığına zararlı olduğuna dair listeleri gazetelerde çarşaf çarşaf okurduk.
2000'li yıllarda özellikle gıdalardaki katkı maddeleri ve bu maddelerin oranlarını takip eder olduk.
Sahte gıda maddeleri ayrı bir gündem oluşturdu. Kırmızı biber yerine kiremit tozu, yeşil fıstık yerine bezelye yediğimizi öğrendik.
Kırmızı et diye yediğimiz şey aslında at veya eşek etiymiş. Türkler Orta Asya'da at eti yediklerinden, at ve eşek eti domuz gibi haram olmadığından fazla sorun teşkil etmedi. Zaten köylerde at eşek kalmadı.
Sucuk salam gibi şarküteri ürünleri %100 saf dana etinden oluşmuyormuş. Et diye yediğimiz ürün içindeki gerçek et oranı %10'a kadar olan ürünler varmış.
Gıda güvenliği özellikle kanser gibi çaresiz hastalıklarda daha da önem kazanıyor. Kanser hastalığındaki artış oranında gıda maddelerindeki katkıların sebep olduğuna dair genel bir eğilim var ama bu husus tam olarak ispatlanmış değil.
Geçenlerde canım mantı istedi. Marketteki reyon görevlisi etli mantı mı soyalı mantı mı istersiniz diye sorduğunda genel alışkanlık gereği etli mantıyı tercih ettim. Soyadan mantıya artış şaşırmıyoruz. Et ürünlerindeki astronomik fiyatlar alternatif ürünlerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor.
Gırtlağına düşkün biri olarak en sevdiğim yemeklerden biri döner idi. Artık dönerde yiyemiyorum. Tavuk döner diye aldığım şey tavuğun eklemlerinden başka bir şey çıkmadığından uzun bir zaman önce tavuk döner yemeği bırakmıştım. Et döneri olarak yediğimi zannetiğim şey de hindi döneri ile karışık çıkmaya başladığı günden beri döner faslı kapanmış oldu. Lastik kıvamındaki fast food restoranlarındaki hamburger eti kasapta önümde çekilen kıymalık köfteye talim etmeme sebebiyet verdi.
Özetle dışarıda ne yiyeceğim diye düşünmekten 90 kilogramlık koca cüssem ile aç bil aç sokakları arşınlıyorum artık.
90'lı yıllarda gıda maddeleri içinde bulunan ve gıdanın raf ömrünü uzatmaya yönelik maddeler ile gıda içindeki aroma ve tatlandırıcılardan hangilerinin insan sağlığına zararlı olduğuna dair listeleri gazetelerde çarşaf çarşaf okurduk.
2000'li yıllarda özellikle gıdalardaki katkı maddeleri ve bu maddelerin oranlarını takip eder olduk.
Sahte gıda maddeleri ayrı bir gündem oluşturdu. Kırmızı biber yerine kiremit tozu, yeşil fıstık yerine bezelye yediğimizi öğrendik.
Kırmızı et diye yediğimiz şey aslında at veya eşek etiymiş. Türkler Orta Asya'da at eti yediklerinden, at ve eşek eti domuz gibi haram olmadığından fazla sorun teşkil etmedi. Zaten köylerde at eşek kalmadı.
Sucuk salam gibi şarküteri ürünleri %100 saf dana etinden oluşmuyormuş. Et diye yediğimiz ürün içindeki gerçek et oranı %10'a kadar olan ürünler varmış.
Gıda güvenliği özellikle kanser gibi çaresiz hastalıklarda daha da önem kazanıyor. Kanser hastalığındaki artış oranında gıda maddelerindeki katkıların sebep olduğuna dair genel bir eğilim var ama bu husus tam olarak ispatlanmış değil.
Geçenlerde canım mantı istedi. Marketteki reyon görevlisi etli mantı mı soyalı mantı mı istersiniz diye sorduğunda genel alışkanlık gereği etli mantıyı tercih ettim. Soyadan mantıya artış şaşırmıyoruz. Et ürünlerindeki astronomik fiyatlar alternatif ürünlerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor.
Gırtlağına düşkün biri olarak en sevdiğim yemeklerden biri döner idi. Artık dönerde yiyemiyorum. Tavuk döner diye aldığım şey tavuğun eklemlerinden başka bir şey çıkmadığından uzun bir zaman önce tavuk döner yemeği bırakmıştım. Et döneri olarak yediğimi zannetiğim şey de hindi döneri ile karışık çıkmaya başladığı günden beri döner faslı kapanmış oldu. Lastik kıvamındaki fast food restoranlarındaki hamburger eti kasapta önümde çekilen kıymalık köfteye talim etmeme sebebiyet verdi.
Özetle dışarıda ne yiyeceğim diye düşünmekten 90 kilogramlık koca cüssem ile aç bil aç sokakları arşınlıyorum artık.