17 Eylül 2013 Salı

Nüfus Politikası

Ülke kalkınmasının en önemli unsurlarından birini nüfus politikası oluşturur. Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusu arttırmaya yönelik bir politika izledik. Nüfus sayımının ilk yapıldığı yıl olan 1927 ile 1960'lı yıllar arasındaki nüfusunuz 13 milyondan 29 milyona ulaşmıştır. 
1960'lı yıllarda nüfus planlaması politikası ile nüfusu arttırmamaya yönelik bir politika izlendi. 
2000'yı yıllarda sürdürülebilir kalkınma kavramından yola çıkılarak nüfusunun ve nüfusunun niteliğinin arttırılmasına yönelik tercihte bulunuldu.
2050'de ülke nüfusunun 95 milyona 2100 yılında 80 milyona düşmesi bekleniyor. 
Gerek tıptaki ilerlemeler gerekse sağlık politikalarındaki değişimler, ortalama insan ömrünün artırmakla beraber yaşlı nüfusunda artmasına sebebiyet verecek. 2050'de yaşı yetmiş ve üzerinde olan 30 milyon vatandaşımız olacağı tahmin ediliyor.
Mathlus nüfus artışının önlenemez yükselişinin, modern dünyanın çöküşüne sebep olacağı öngörüsünde bulunmuştu. Ancak yaşlı nüfusu ortalamasının dramatik artışın önlenmesi için bir miktar nüfus artışının olması gerekliliği tezi ortaya atıldı. Tabi bu artış oranının hangi miktarda olacağının belirlenmesinde demografi biliminden faydalanmakla beraber her ülkenin kendi iç dinamiklerinin de göz önüne alınması gerekliliğine ihmal etmemek gerekiyor.

Pazartesi günü 17 milyon öğrenci okula başladı. Sırf İstanbul'da 2.700.000 öğrenci ile yeniden seferlere başlayan 16 bin servis aracının trafiğe çıktığı düşünüldüğünde her yıl nüfusa ilave olan 1 milyon rakamı düşündürücü boyutlarda. Özellikle son 4 yılda İstanbul'un nüfusunun 1.150.bin kişi artış olması İstanbul'da hareket kabiliyetinin daha da azalacağına dair felaket senaryolarının acaba gerçek mi olacağına dair korkuları ön plana çıkarıyor. 

Anadolu Metrosu'nda İstanbul Raylı Sistemler Haritasını temin ettim. Geçenlerde Kadir Topbaş Metrobüsün mevcut kapasitesi olan 400.binin iki katından daha çok yolcu taşıdığını ve hatların artık yetmediğini belirtmişti. Acaba yeni raylı sistem projeleri trafiği rahatlatabilecek mi?   

Genç nüfusun dinamik yapısının ülkeye getireceği hız tartışılamaz. Mal ve hizmet üretiminin Dünya ile rekabet edilebilmesi lazım.

Saygılarımla. 
aliemredesat@gmail.com
www.desat.av.tr 




10 Eylül 2013 Salı

PLANLI ALANLAR TİP İMAR YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİ


İmar mevzuatının en önemli yönetmeliklerinden olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği değişti. Yeni yapılacak yapıları etkileyecek olan bu yönetmelikle binalar köklü şekilde değiştiriliyor. En çarpıcı değişiklik artık stüdyo dairelerin yapılamayacak olması. Şimdi diğer değişiklikleri incelemeye başlayalım.

Alt kademe planlar ile üst kademe planları arasında uyumsuzlukların giderilmesi için üst kademe planların en geç 6 ay içinde bitirilip re’sen onaylatılarak alt kademe planlara uygun hale getirilecek.

Yönetmelikte geçen özürlü ibareleri engelli olarak değiştiriliyor.

İlgili idare meclis kararı olarak uygun gördüğü yerlerde müellif onayı aranmaksızın projede değişiklik yapabilecek.

Ruhsatı geçersiz hale gelenler inşaatlarına devam edebilmek için yeniden ruhsat olmak zorunda olacaklar.

Ortaklığın giderilmesinde bina bedeli idarece belirlenip  yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi düzenlenmesi bina bedelinin tespitinde müktesep hak oluşturmayacak.

Park alanları içerisinde 1 kat 4,50.m yüksekliği geçemeyecek.

Piknik ve eğlence alanlarında emsal 0,05’i, kat 2 adedi ve yüksekli asma kat olan ve olmayan yerlerde sırasıyla 9,30 m.yi ve 8,30 m.yi geçemeyecek.

Stadyumlarda otopark, lokanta, pastane, çayhane, çarşı, alışveriş birimleri, büfe gibi yapı ve tesisler bulunabilecek ve bu projeler yol ve meydanların altını da kapsayabilecek.

Konut alanlarında gayrisıhhi özellik taşımayan anaokulu, kreş ve sair konut dışı hizmetler verilebilecek. Konut alanlarında kalan parsellerden bodrumlardan araç giriş çıkışı için geçit hakkı verilebilecek.

Karma nitelikli konut ve yüksek nitelikli konutlarda (rezidans) konut kullanım alanları toplam emsalinin yüzde 20’sini geçemeyecek.

Kapıcı daireleri 75 m²’den küçük olamayacak. Sığınak alanları toplam alanların yüzde 30’unu geçemeyecek. Kreş ve çocuk bakım üniteleri toplam katlar alanın %5 ini oluşturacak. 60,50 metreden yüksek binalarda emsala dahil katların yüzde 3’ünü geçmeme koşuluyla tesisat katları oluşturulacak.

Kat yükseklikleri ticari alanlarda zemin katlarda 4,50.m. konutlarda 4,00.m. diğer alanda 3,50 m. Olacak.

Ön bahçe ve yol kenarına rastlayan bahçe mesafeleri en az 5 metre olacak.
Yan bahçe mesafelere en az 3  metre olacak. Yan bahçe mesafelere artan her kat için ayrıca 0,50.mesafa artacak.

Her konutta aşağıda dar kenarı ve alanı belirtilen yerlerin bulunması gerekiyor.

                                                                        Dar Kenarı               Alanı
1 oturma odası                                              3.00m.                     12.00m2
1 yatak odası veya nişi                                 2.40m.                     8.00m2
1 mutfak veya yemek pişirme yeri             1.50m.                     3.30m2
1 banyo veya yıkanma yeri                          1.20m.                     3.00m2
1 hela                                                              1.00m.                     1.20m2
Toplam olan en az 27 m² olacak.
Koridor genişlikleri 1.10. m’den küçük olamayacak.

Bu yönetmelik değişikliği ile çay ocakları en az 3 m² alana ve 0,45x0,45 m ebadında havalandırma bacasına sahip olacak.

Dörtten daha fazla katı ve 20’den fazla bağımsız olan konut binalarında 0,60x0,60 m² asgari ölçüsünde atış ayrıştırma bacası olacak.

İşhanı gibi mekanlarda mekanlarda her 25 kişi için resmi binalar ve sinema gibi mekanlarda her 50 kişi için bir hela bulunacak. Ayrıca en az 1 er hela engelliler için tahsis edilecek.

Her daire için en en az 5 en fazla 10 m² depolama alanı olacak.

30’dan fazla bağımsız bölümün olduğu yerlerde bir adet kapıcı dairesi olacak ayrıca bağımsız bölüm sayısı 75’i aşarsa ikinci bir kapıcı dairesi yapılacak.

Şantiye binasının inşaat bittikten sonra da kullanılabilmesi için ruhsat alınması zorunludur.

Son olarak 1000 m²den daha geniş inşaat alanı olan yapılarda bina enerji performansını değiştirecek tadilat yapılmasına müteakip yeniden enerji kimlik belgesi düzenlenmesi zorunluluğu getiriliyor. Merkezi ısıtma sistemleri için ayrı bir yer ayrılması zorunluluğu gerekiyorken belirtilen eksiklikleri gidermeyen yerlere ruhsat verilmeyecek.

Soru görüş ve önerileriniz için;

Av. Ali Emre DEŞAT


2 Eylül 2013 Pazartesi

Savaş ve Barış Hukuku

Hukuk Fakültesi 4. sınıfı öğrencisiyken almış olduğumuz Genel Kamu Hukuku dersinde hocamız Ahmet Mumcu Hugo Grotius'un Savaş ve Barış Hukuku kitabından bahsettiğinde savaşın da hukuku mu olur demiştik. Bu kitabın yazılmış olduğu 1625 yılında devletlere arası ilişkileri düzenleyen Uluslararası Hukuk daha emekleme aşamasında idi ve haliyle bu kitap Uluslararası Hukuk için önemli bir kaynak oldu.
Orijinali Latince olan bu kitap Hukuk Felsefesi, Kamu Hukuku ve içinde kaynak eser oldu. Suriye'ye silahlı müdahale yapılmasını gündemde olduğu bu günlerde savaşın ne zaman başlayacağına dair öngörüleri bir tarafa bırakırsak bu müdahalenin hangi prosedüre göre olacağını hatırlamakta fayda var. 
Savaş ilan etme yetkisi Anayasamıza göre TBMM'ne aittir. Savaş, meşru sayılan hallerde ilan edilebilir. Bu haller Uluslararası Hukuk ile belirlenmiştir.Bakanlar Kurulu Kararı ile tek başına savaş ilan edilemez. Bakanlar Kurulu savaşa dair kararını  TBMM'ne gönderir bu karar  TBMM alacağı "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı Ülkelere Gönderilmesine İzin Verme Kararı" veya "Savaş İlanına Dair"gibi bir karar ile yurt dışına asker gönderebilir. Benzer bir karar ile Türkiye'de Yabancı Ülke Askerlerinin Silahlı Kuvvetlerinin bulunmasına da karar verilir. ABD'nin Irak Müdahalesi esnasındaki tezkere krizini daha dün gibi hatırlıyoruz.
Savaş İlan Etme Yetkisi mukayeseli hukukta farklı şekilde yer almıştır. Örneğin ABD hukukunda Başkan ABD Anayasası'nın kendisine vermiş olduğu yetki ile tek başına savaş ilan edebilir. Pearl Harbour Saldırısı sonrası 2.Dünya Savaşı'na katılma süreci de dahil olmak üzere ABD Başkanı bu yetkisini tek başına kullanmamıştır. Son olarak Suriye'ye askeri müdahale sürecinde de Başkan Obama müdahale kararını Senato'ya göndermiştir. Senato Kararı sonrasına ABD Suriye'ye müdahale edecektir. Müdahalenin yapılıp yapılmamasına dair gerekliğinin demokratik olup olmadığını tartışmıyorum ancak tek başına savaş ilan yetkisine sahip olan Başkan'ın bu yetkisini tek başına kullanmayıp Senato onayını sunmasının ileri demokrasi örneği olduğu kanaatindeyim.
5560 yıllık tarihte 14.531 tane savaş olduğunu Askeri Hakim M. Yasin ASLAN'ın Türkiye Barolar Birliği Dergisi'ne yazmış olduğu makalesinden öğrendim. Yine aynı eserden öğrendiğime göre Birleşmiş Milletler Anlaşmaları gereğince silahlı kuvvet kullanılması belirli şartlara bağlanmış. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları savaşı meşru müdafaa sınırları dahilinde kabul ediyor. Savaş Uluslararası Hukuka aykırıdır. İstisna olarak devletlere silahlı kuvvet kullanma yetkisi verilmiştir. Savaş yetkisi sınırsız olarak kullandırılamaz. Askeri istediği yere bombardıman yapamaz istediği silahı kullanamaz. Bu hususlar daha sınırlandırılmaya tabi tutulmuştur. Savaş suçları kavramı bu şekilde sınırsız eylemlerin cezalandırılması için ortaya çıkmıştır.
Suriye Müdahalesi ne ilk ne de son askeri müdahale olacak. Kanaatimizce insanlık tarihinin en büyük suçu olan adam öldürme suçunun toplu halde işlenerek katliam haline dönüşmesini hiçbirimiz istemiyoruz.
Bu konuda Büyük Önder Atatürk'ün sözleri ile yazıma son vermek istiyorum.
"Yurtta sulh cihanda sulh."
"Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun  hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir."

Site Haritası