Sevgili meslektaşlarım, adli tatil bitiyor. Yazın sonu yaklaşıyor. Serin havalara kavuşmaya az kaldı ama doların ateşi sönmüyor. Çözüm basit.
"ÜRETEN EKONOMİ"
Üretim arttıkça ekonomi kendi kendisini toparlamaya başlayacak. Peki üretimin sırrı ne? Nereden başladık nereye geldik?
Daha cumhuriyet kurulmadan; yeni kurulacak cumhuriyetin ekonomi politikasını belirlemek için İzmir'de bir kongre yapılmasına karar verildi.
İzmir Enternasyonal Fuarı, İzmir İktisat Kongresi'nin uzantısı niteliğindedir.
İzmir İktisat Kongresi'nden şu mesajları çıkarıyorum.
1. Ekonomik sistemlerden liberal ekonomiyi benimsediğimize göre; üretim faaliyetlerini koordine etmek, riski girip yatırıp yapmak, kar elde edip sermaye biriktirip bu birikimleri de yeniden sisteme kazandıracak ve adına burjuva dediğimiz bir sınıfa ihtiyacımız var.
Cumhuriyet kurulduğunda elle tutulur bir burjuva sınıfımız yoktu ve öyle hemen ortaya çıkabilecek gibi de değildi. Burjuva sınıfı yaratmak için sermaye birikimi de yoktu. Ucuz kredi temini için milli bankaların kurulması gerekiyordu. Türkiye İş Bankası bu kararları neticesinde kurulan ilk özel bankadır. Bu banka bünyesindeki iştirakleri ile önemli bir üretim hamlesi yaptı. Halihazırda dünyanın en büyük şirketlerinden biridir.
2. Karnının doyuramayan halk cumhuriyeti kurabildi. Ordu midesinin üzerinde yürür der Napolyon. Canını kurtarmış olan halkın önce karnının doyması gerekirdi. Aşar vergisinin kaldırılması ile çiftçi nefes aldı. Zirai krediler yardımı ile çiftçi üretime başladı. Kalkınma hamlesi taşradan başladı. Atatürk Köylü milleten efendisidir lafını boşuna söylemedi. Köylü ürettiği için zenginleşti. Kurtuluşun ilk adımı tarım ekonomisinde idi.
3. Atatürk tarımsal üretimin ülkenin kalkınması için tek başına yeterli olmayacağının farkında idi. Sanayi üretimine de ihtiyaç vardı. Bir sanayi bankasının da kurulması ihtiyacı vardı. Teşebbüsler hammaddeyi ticari bir metaya dönüştürecek ve satacaktı.
4. Demiryolu, karayolu, liman ve inşaat gibi bayındırlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor ki üretilen maddeler hem iç pazara hem de dış pazara açılabilsin.
5. Kooperatifleşme ve şirketleşme teşvik edilerek birlikten kuvvet doğar fikri ile sermaye sahipleri ile üreticiler bir araya toplandı. Üretimin olmazsa olmazı işçi sınıfına verilen haklarla iş hukuka yönelik düzenlemeler yapılmasına karar verildi.
Sonuç olarak üreten ekonominin hızlanması ile ülke belirli bir refah seviyesine ulaştı. Tabii bu yeterli değil. Uluslararası piyasadaki rakipleri yakalamak ve onları geçmek gerekli. Kalkınma sürekli olmalı ki sürdürülebilir olsun. Bu yazıyı kaleme almaya başladığım andan sonlandırmaya başladığım ana kadar dolarda %2,68 kadar bir artış meydana geldi. Üretmeye devam etmek suretiyle kriz aşılabileceği kanaatindeyim. İyi çalışmalar. Hepimizin yeni adli yılı bereketli olur inşallah.