20 Aralık 2012 Perşembe

Avukatlık Mesleği-1

Bir çile mesleğidir avukatlık. Avukatlar para ile dert alırlar diye bir söz vardır. Üniversiteye hazırlık döneminde emsallerine göre daha çok çalışır hukuk fakültesi öğrenci adayı. Üniversiteye kazanır, herkes onunla gurur duyar. Koltukları kabarır hukuk fakültesi öğrencisinin.

İlk sene, üniversiteyi kazanmış olmanın vermiş olduğu rahatlık ile öğrenci ne olduğunu anlamaz. Hele birde şehir dışına okumaya gitmişse özgürlüğünü kazanmış olmanın rahatlığı sınıfta kalır. Bu durumu ilk darbe olarak nitelendiriyorum. Kendisine gelenler hemen silkelenir ve çalışmaya başlarla. Hani üniversiteyi girince rahatlayacaksın şimdi bol diyenlerin lafı akla gelir. Ama hala çalışıyorum bitmiyor. 

Hayat mücadelesi aslında anne karnında başlıyor da biz farkına varmak istemiyoruz. Kendi ayaklarımızın üstünde durana kadar bastırıyoruz hayat mücadelesi içgüdüsünü. 

Okul biter avukatlık stajı başlar. Avukatlık dışında kariyer düşünenler buna yönelik çalışmaya başlar. Hakimlik sınavına hazırlanan, diğer memuriyet sınavlarına hazırlananlar. 

Eninde sonunda avukatlık yapacakların bir kısmı isteyerek stajını aktif durumda tamamlar. Tek başına bir hukuk bürosunu idare edebilecek kabiliyeti kazanırlar.
  
Üniversite öncesi dönemde kariyer planlamasının olmadığı ülkemizde, büyük mutsuz çoğunluk, başkalarının beklentisi ile hukuk fakültesini okur, devlet şemsiyesi altında çalışmayı istemeyen ya da sınavlarda başarılı olamayanlar istemeyerek avukatlık yapmak dışında şansları kalmamıştır. 

Staj bitip avukatlık yapmaktan başka şansı olmayanlar avukatlık stajlarını yetkin bir hukuk bürosunda verimli geçirmemişse staj sonrasında haliyle ehil olmadıkları için zar zor iş bulurlar. Genelde ilk aşamada buldukları iş, tek düzeni iş olduğu için fazla sevilmeyen icra takipleriyle uğraşan hukuk bürolarında çalışmak olur. İcra bürolarında para istemeyi öğrenirler, yoğun baskı altında çalışmayı öğrenirler, icra ve iflas hukuku dışında çalışma imkanı bulmadıkları için bilgileri körelmeye başlar.

Şanslı azınlık geniş bir yelpazede faaliyet gösteren, avukatlığın branşlaştığı, afilli; kendilerine araba, takip elemanı, sekreter tahsis edilen bürolarda iş bulurlar. İnsanoğlu doyumsuz, yine mutsuz; belirli bir ekonomik altyapıya ve çevreye sahip olduktan sonra ya kendisine bir ofis açar ya da daha iyi koşullarda çalışacağa başka bir hukuk bürosuna veya şirkete transfer olur. Bu transfer futbolculardaki gibi yüksek ücretlerle olmuyor. 

Stajı bitirdikten sonra deli cesareti olan başka bir grup (ki bu grubun üyelerinden biri benim) staj sonrası doğrudan büro açar. Tezgah kuruluşu; mali müşavirle tanışmanın ardında büro kiralama, büro tefrişatı, baroya kayıt, SGK kaydı, vergi açılışı ve sair bürokratik 1 aylık bir süre alır. Sonrasında yeni avukat iş beklemeye başlar. Büro açılışından haberdar olanlar yeni avukata destek amaçlı iş vermeye başlar. 

İlk aylar beklemeyle geçerken, adli yardım bürosunca atanan dosyalar, bağlı bulunan baronun CMK servisi atanan dava ve işler,  çalışmaları özellikle mesleğin ilk yıllarındaki avukatlara hızır gibi yetişir. Akmasa damlar mantığından yola çıkan avukatlar zamanla işleri arttıkça adli yardım ve CMK atamalarını reddetmeye başlarlar.

Hayat her ne kadar bireysel çabalar üzerine kurulmuş ise de bazı meslektaşlara görünmeyen eller yardım eder. Yardımsız ilerleyenler ilk beş yıllarını ayakta kalmak için çabalamakla geçerirler, ikinci beş yılda mesleki bilgileri belirli bir yere ulaşmaya başladıktan sonra ekonomik olarak cepleri biraz para görür, şansları yaver gider bir de  fırsatları tepmezlerse üçüncü beş yılda birikim yapmaya başlarlar.

Avukatlık mesleğinden memnun musunuz? diye soranları duyar gibiyim. İç dinamikler, hayatta elde edilen başarının sürekliliği açısından önem arz etmekle beraber başarı için tek faktör değil. Zorlama ile birşey olmuyor, olacaksa oluyor. Kader  diyenleri duyar gibiyim ama insan kaderini belirli bir noktadan sonra kendisi belirliyor. Her şeye rağmen mesleğimden memnunum, kurumlara gittiğim zaman; özellikle adliye dışındaki kurumlarda avukat kimliğimi gösterdiğimde kapılar açılıyor. Avukat bey hoşgeldiniz diye karşılanıyorum. İşlerim öncelikle halloluyor. Adliye de hep avukat olduğu için mesleki kimliğin haliyle önemi kalmıyor sıramı bekliyorum. 

Avukatlık bir çile mesleği diye yazıma başladım. Karamsar bir başlangıç ama her şeye rağmen avukatlık titresi her zaman kapıları açıyor. Avukat sayısının artması avukat sayısına düşen geliri azaltsa da farklı olan avukatın her zaman kazanacağını düşünüyorum. Başta avukat  meslektaşlarım olmak üzere tüm hukukçuları, adliye koridorlarında ekmek parası kazanmaya çalışan herkese sevgilerimi sunuyorum.