Bir
genç polis düşünün belinde silah sokaklarda devreye atıyor. Telsizden mesaj
geçiyor; acil olaya müdahale edeceksin diye. Ekip arabasına atlayıp arkadaşları
ile olay yerine intikal ediyorlar. Bir anda kendilerini bir toplantı ve gösteri
yürüyüşünün ortasında buluyorlar. Yasa dışı gösteri yapan bu grup ellerinde taş
ve sopalar ile ekip arabasında saldırmaya başlıyor. Arabanın camları kırılıyor. Siren sesleri ve
megafondan yapılan anons kalabalığı dağıtmaya yetmiyor. Ekip arabasındaki genç
polis kıdemli meslektaşına kaygısını iletiyor. Panik halinde yakındaki diğer
ekiplere haber veriyorlar. Bu esnada kalabalık daha da şiddetleniyor. Arabayı
takla attırmaya çalışıyorlar. Genç olan polis arkadaş can korkusu ile silahına
davranıyor. Havaya rastgele ateş açıyor.
Genç,
yaşlı; rütbeli rütbesiz her polisin başına gelebilecek bir durum. Sonunda ne
oldu diye merak ediyorsunuz. Genç polisin silahından çıkan mermi sonucu
göstericilerden biri yaralanıyor. Genç polisi açığa alınıyor. Disiplin soruşturması
ile bağlantılı açığa alınıyor. Meslekten ihraç edilmese bile muhtemelen derece
kademe ilerlemesinin durdurulması ve benzeri bir disiplin cezası alacak. Hakkında
ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından taksirle adam yaralamadan dolayı ceza
davası açılacak.
Silah
sevgisi veya güvenlik kaygısı duyan sivil bir vatandaş hayatında silahını
kılıfından bir kere ya çıkarır ya da çıkarmaz. Silahını kullanma ihtiyacı
duymaz bile. Peki ya polis ne yapacak;
Özellikle toplumsal olaya müdahale eden yukarı ki genç polis. Yukarı ki sadece
en kötü senaryodan ibaret. Silahını kullansa bir dert kullanmasa bir dert
oluyor. Canını mı düşünecek mesleğini mi?
Polisin
değişim sürecini canlı izleyen bir serbest meslek mensubu olarak batılılaşma
sürecine ilişkin yasal değişikliklerin sıkıntı yarattığı kanaatindeyim. Herkes
ABD örneğini veriyor. Olaya müdahale eden polis memuru mukavemet halinde derhal
zor kullanabiliyor. Şüphelendiği kişiye silah çekip tehlikeyi bertaraf
edebiliyor.
Türk
polisinin de benzer yetkileri kullanabileceği kanaatindeyim. Eskiden polis
memurunun silah kullanıp kullanamayacağı konusunda şüphelerim vardı. Artık yok
çünkü polislerin psikolog veya psikiyatrlar tarafından gözlemlendiğini
biliyorum. Amirlerin de titizlikte emirlerinde çalışan polis memurlarını
gözlemlediği kanaatindeyim.
Polisin
silah kullanma yetkisine dair hazırladığım bu yazıya yönelik araştırmam da
silah kullanmaya dair yasal hükümlerin dağınıklığı sorunu ile karşılaştım.
Şüphe
yok ki polis kendini canını korumak için gerekirse silah kullanacak. Bu duruma
meşru müdafaa diyoruz. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bu hak herkes için
geçerli. Ama ceza mahkemeleri tarafından kolay kolay uygulanmıyor. Özellikle de
polis memuru arkadaşlarımıza. Burada polis memuru arkadaşa karşı gelen tehdit
ile polis memuru arkadaşın göstereceği tepki arasında orantı olması gerekiyor.
Polis memuru sopa ile saldıran göstericiye karşı silahını kullanamaz. Saldırıya
vereceği tepki de hemen olmalıdır. Mesela saldırıdan on dakika sonra saldırgana
silah geçemez.
Kısaca
PVSK olarak nitelendirilen polis meslek yasası polisin silah kullanma yetkisi
ile ilgili hükümler ihtiva ediyor. Burada polisin öncelikle saldırgana dur
ihtarında bulunması gerekiyor. Saldırgan, ihtara rağmen durmazsa uyarı için
havaya ateş edilmelidir. Tabi polis havaya ateş ederken balkondan olayları film
gibi merakla izleyen necip Türk vatandaşlarına dikkat edecek. Saldırı hala
durmaz ise saldırgan hayati olmayan organlarından vurulmak suretiyle etkisiz
hale getirilecek. Olay yerinde yaralanın saldırganın hastaneye sevki için
ambulans isteme yükümlülüğünü ayrıca belirtmekte fayda var. Hakkında yakalama
kararı bulunan kişiler içinde aynı uygulama geçerli.
PVSK’nda
bulunan yetkide sınırın aşılması durumunda hâkimin önüne çıkıp babanın adı ne
sorusu ile karşılaşmamak için çok dikkatli olunması gerekiyor. Özellikle genç
polis arkadaşların çok dikkatli olması gerekiyor. Asaletleri tasdik edilmeden
sorgusuz sualsiz mesleklerini kaybedebilirler. Polis amirleri de vur emri
verirken bu hususlara dikkat etmeleri gerekiyor.
PVSK
dışındaki Türk Hukuku’nda silah kullanma yetkisini düzenleyen hükümlerde benzer
olduğundan aynı şeyleri tekrar etmemek için sadece ilgili hükümlerin bulunduğu kanun
ve kanun maddelerinin birkaç tanesini zikrederek yazıma son veriyorum.
3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu m. 20/son,
1481
sayılı Asayişe Müessir Bazı Fiillerin Önlenmesine Hakkında Kanun m. 2,
CMK’nun
m.168. ve PVSK m. Ek 6/6,
2911
Sayılı Yasa,
3201
Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu,
5607
Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,
2803
sayılı Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Yasasının 11. maddesi ve Jandarma
Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 39. Maddesi,
Soru,
görüş ve önerileriniz için